Adatepe köyü güzelliği ve vizyonu ile öne çıkan bir yerdir. Hepsi o kadar ilham verici ve güzel ki, yolunuzu değiştirebilir ve bir saate kadar burayı ziyaret edebiliriz. Bu, köyün şimdiki sakinleri tarafından “kurtarıldığı” için bilinçli bir grup insanın nasıl bir fark yaratabileceğinin en güzel örneklerinden biridir.
1980’lerde İstanbul’dan bir grup yazar ve illüstratör, Kazdağ gezisinde Adatepe’yi keşfetti, daha sonra terk edildi ve hayalet olmak üzereydi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde zengin olan Adatepe köyü artık tenha bir durumda. Bu arkadaşlar devlet desteği olmadan burada ev satın alıyor ve restore ediyor. Şu anda 100’den fazla ev kusursuz bir şekilde restore edilerek tarihe ve sosyal hayata kazandırıldı. Dantelli sokakları ve pırıl pırıl tarihi binaları, İtalya’nın ünlü köyleri kadar güzel.
Daha sonra köyün atıl durumdaki ilkokul binasını valilikten kiralayarak restore ederek ideolojik bir merkez olarak hizmete açmışlardır. Taş Mektep olarak adlandırılan oluşumları, felsefeden sanat tarihine, edebiyattan tarihe pek çok konuya değinen bir düşünce alanıdır. Kurucuları, bilim adamlarından sanatçılara kadar ağır topçuları içerir. Rum nüfus hakim olmasına rağmen, Türklerin de yaşadığı köylerde Türkler ve Rumlar, Kurtuluş Savaşı’na kadar uyum içinde yaşadılar. Mahallenin üst kısmında Türkler, alt kısmında Rumlar yaşıyor.
Zamanla köy tecrit edildi ve terk edildi. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra mübadeleden ilk ayrılanlar Yunanlılar oldu. Yerlerini Girit ve Midilli Türkleri aldı. Sonra 1950’lerde seyrek nüfusluydu ve 1960’larda neredeyse bir köydü. Adatepe’nin ziyaretçilerine en büyük vaadi, güzel restore edilmiş evleri ve sokakları ile göz ziyafeti çekiyor. Ağırlıklı olarak taş Rum evleri vardır. Osmanlı tarzı konaklar da var, ancak çoğunlukla üst sınıf mahallelerde. Avlu manzaralı Osmanlı konağı, günümüzde otel olarak faaliyet gösteren Hünnap Han’dır. Evin alt katı ve avlu bir zamanlar hayvanlara ayrılmıştı. Şimdi çok güzel bir restoran.
Taş Mektep
1947’den 1985’e kadar hizmet veren bu okul 1985’te öğrenci yetersizliğinden kapandı. Bina boş kalır. Daha sonra valilikten kiralanmış, köyü keşfedenler tarafından restore edilerek felsefe, sanat, tarih ve edebiyatın buluştuğu bir fikir ve atölye merkezi haline getirilmiştir.
Misyonu “okulu uluslararası bir platforma taşımak, zengin bilgi ve çeşitli fikirler getirmektir”. Kurucuları arasında akademisyenlerden sanatçılara kadar değişen ağır ağırlıklar var. Okul ağırlıklı olarak yaz aylarında faaliyet göstermektedir.
Zeus Altarı
Adatepe ve köyün dinlendiği Kaz Dağları’nın en yüksek noktalarından birinde bulunan Zeus Sunağı, mitolojideki İda’nın adıdır ve Hera, Afrodit ve Athena’nın güzellik yarışmalarına katıldığı yerdir.
Athos’taki Athena Tapınağı gibi deniz manzaralı bir tepe. Tüm Küçükkuyu, Edremit Körfezi ve Midilli’yi ayaklarınızın altında hayal edin! Troya antik kentini ve bu dağdaki sunağı keşfeden Heinrich Schliemann, İlyada destanında “Gagarus” olarak adlandırılan dağın burası olduğu iddiasında bulunmuştur. Efsaneye göre Zeus Truva Savaşı’nı bu dağda izlemiştir. Buradaki sunak, merdivenle ulaşılabilen taş bir taht gibidir ve tasvir edildiği yerdeki tüm körfezi kaplayan bir tepedir.
Zeytinyağı Müzesi
Müze köyde değil köye giden yolun başlangıç noktası olduğu için güzergâhtan sapmadan gezebileceğiniz için Adatepe’de 2001 yılında tarihi bir sabunhaneden dönüştürülmüş çok temiz ve keyifli bir müze burası. Küçükkuyu sahil bölgesi.
Müzede zeytin, zeytinyağı ve sabun yapımında kullanılan presler gibi çevre köylerden toplanan çeşitli araç ve gereçlerin yanı sıra nakliye ve depolama araçları sergilenmektedir. Aynı zamanda kuru pres yöntemiyle zeytinyağı üretimine devam ettiler. Müzenin yanında zeytin, zeytinyağı ve sabun alabileceğiniz bir tatlıcı var.